Duygu körlüğü mü yaşıyoruz acaba? Nasılsın diye sorulduğunda uzun uzun açıklıyor
muyuz yoksa klasik bir iyiyim cevabı mı veriyoruz? Bazen saatlerce duygularımızı, hissettiklerimizi anlatmak, paylaşmak isterken bazen tek kelime söyleyecek gücü bulamıyoruz. Farklı olarak bazen ne duygu hissettiğimizi bilmiyoruz, duygularımızın adını koyamıyoruz. Çünkü oturup ben nasılım sorusunu kendimize sormuyoruz.
Bu doğal afet sürecinde -ki hala bu süreç devam ediyor- birçok duyguyu aynı anda yaşadık. Yaşadığımız için sevindik, kaybettiklerimiz için üzüldük, bazı zamanlar öfkelendik, huzursuz olduk fakat bunları oturup düşünmedik. Ben şu an ne hissediyorum, nasıl tepkiler veriyorum diye sormadık. Belki de bize sorulduğunda “şu an ne hissetiğimi bilmiyorum” cevabını verdik. İşte tam olarak duygu körlüğünü belki de burada yaşıyoruz. Hissettiklerimizi adlandırıp iç dünyamızda somutlaştıramıyoruz.
Peki ne yapabiliriz?
Yazabiliriz. Yazmak duygularımızı tanımlamak için oldukça etkili bir yöntemdir.
Konuşabiliriz. Gerçekten bizi anlayabileceğini düşündüğümüz, güvendiğimiz biriyle konuşmak oldukça iyi gelebilir. Bazen içerisinde olduğumuz süreci tanımlayamıyoruz, başka açılardan bakamıyoruz. Belki de başkasıyla konuşup, ona anlatmak farklı pencerelerin açılmasına vesile olabilir.
Bunlara ek olarak, bu süreçte illa ki ne hissediyorum diye baskılamaktan söz etmiyorum ama kendimiz ve duygularımız açısından nasıl hissediyorum diye sormak sağlıklı olabilir. Hissettiklerimizle ve duygularımızla varız, neden kör olalım ve tüm görülebilecekleri görmeyelim?
Commentaires