top of page
Selin Çelik

 Bu Geminin Kaptanı Sizsiniz

Merhabalar, bugun ‘’Takılıp Kaldıklarımız’’ serisinin 4.blog yazısını okumaya başladınız. Bu



blog yazısını yazarken bir yandan öncekinin üzerinden ne kadar geçmiş diye baktım, 3 ay olmuş bir anda burayı boşladım gibi düşündüm. Sonra Takılıp Kaldığım bir şarkı sözü olmadığını fark ettiğimde şimdi ne yapacağım, ne üretebilirim diye sorguladım. Takılıp Kaldıklarımız seri isminden de anlaşılacağı gibi aslında gerçekten o zamanda takıldığım, dinlediğim şarkı sözlerinden bir tanesinden ilham alarak, şarkı hakkında düşünmem, okuyucularla paylaşıp ortak bir nokta bulup veya onlardaki çağrışımlar ne olabilir diye ürettiğim bir seri. Yani aslında spontan bir şekilde gelişen bir durum. Tüm bu amacımdan sapıp kendimi sevdiğim playlistimde, acaba hangi şarkı sözünden blog yazısı yazabilirim diye emin adımlarla ilerleyerek buldum kendimi ☺ Yüzyüzeyken Konuşuruz-Battı Gemim. 

Tüm dürüstlüğümle yazımı yazmaya devam ederken bu şarkının hiçbir sözüne takılmadığımı fark ettikçe ‘’ Zaman kalmadı artıkYetmedi ömrüm, yandı da battı gemim’’ sözü hakkında yazayım dedim.  Son zamanlarda danışanlarımdan da, yakın çevremden de yeni yıla da girmiş olmanın verdiği alınan kararlarla birlikte ‘’her şeye geç kalmışlık’’ teması çerçevesinde dolandığımı fark ettim. Nedir bu her şeye geç kalmışlık hissi? 

Zaman geçiyor ben yapmak istediklerimi yapamıyorum, tüm arkadaşlarım yapıyor ben olduğum yerde sayıyorum, yaşım geçiyor. Cümlesindeki gibi özellikle toplumun getirdiği normların dayanan yazılı olmayan kurallar diyebiliriz aslında. ‘’Şu yaşına kadar evlenip çocuk yapmış ol’’, ‘’Genç kızken spor yaptın yaptın sonra bir daha zor’’ ,’’ Şu yaşına kadar üniversiteyi bitir master yap’’, ‘’Askerlik yapmazsan zor evlenirsin’’ gibi.. 

Çocukluğumuzdan itibaren belirli bir sıralamayla yaşamamız gerekiyormuş gibi büyüyoruz, bu sıralamadan bir tanesi bile toplumun çoğunlukla kabul ettiği yaştan biraz sapsa ‘’Ben de bir sıkıntı var sanırım bir şeylere geç kalıyorum ‘’diyebiliyoruz. Aslında her bireyin hayat deneyimlerine göre hayat akışı ve hızı çok farklı olabiliyor. Sadece toplumun belirdiklerinden ziyade kişi kendisi için kurguladığı hayat planında bile olumlu-olumsuz sürprizlerle karşılaşabiliyor. 

Genelde akranlarımızla bir kıyas içerisinde bulabiliyoruz kendimizi , benim daha henüz başlamadığım bir şeyi onun çoktan yapmış olması zihnimde bir kıyas içerisine girmeye sebep oluyor. Aslında kıyas devreye girdiğinde kendime olan şefkatli yaklaşımdan çok uzaklaşabiliyorum. Bazı zamanlarda benden daha iyi veya benden daha kötü diyebiliyoruz. Bunu neye göre deriz? Yaşamamız gereken sıralamadaki akış gibi , iyi veya kötüye dair kriterlerde herkese göre değişiklik gösterir aslında. Öğrendiklerimize biraz parantez açıp kime göre ? sorusunu sormak geliyor aklıma. 

Bu sıralamada bir bozukluk olmasın, sapmayayım derken bazen kendimiz için doğru kararları veremeyebiliyoruz. Örneğin, lise bitti üniversiteye gitme zamanı geliyor o sene için istediğim yer gelmeyecek belli fakat  bir sene daha kendime verip istediğim bir bölüm için çalışmaya ayırmak , hayat sıralamamda bir defo oluşturacağı için veya ailemin tercihi olduğu için istemediğim bir bölümü seçip gidiyorum. Aslında baktığımız zaman 18 yaşında ne istediğine karar vermek bu kadar büyük bir sorumluluk iken. 

Geç kalmayayım, sıralamayı bozmayayım diye başlanılan işleri yolda giderken istemediğini fark ettiğinde bir çok  dış faktörlü sebepten dolayı bırakmak çok zor olabiliyor. Bırakabilenlerin şanslı olduğu inancındayım. Bunu sürdürmek zorunda olanlar için de geç kalmışlık hissiyatı olduğu zamanlara geri dönecek olursak, neler istediklerimizin önüne geçti diye düşünüp, deneyimlerime göre istemediklerimi fark etmek faydalı olabilir. 

Genelde sıralamayı atlamamak  veya başkalarına cevap vermek adına bazı işlerin peşinden koşuyormuşuz gibi geliyor. Yapmak istediğim şeyi gerçekten yapmak istiyor muyum? Bu benim düşüncem mi yoksa ailemin isteği mi? Arkadaşım bunları çoktan gerçekleştirdiği için mi? Yapmayı seçtiğim şey beni mutlu edecek mi? Dönemsel olarak şu an neye ihtiyacım var ? Bir süre sonra fikrim değişebilir, dönüşebilirim, esneyebilirim özgürlüğünü kendime verebiliyor muyum? Bu sorular aslında kendi kriterlerimizi belirleyen sorular olacaktır. 

Çevremizdeki bizim iyiliğimizi isteyen kişiler için de kimi zaman zor olsa da onları anladığımızı, bizi gözettiklerinden dolayı isteklerinin olduğunu fakat gün sonunda kendi isteğimizi yerine getirmenin kendi hayatımız için anlamlı olduğunu söylemek iyi gelecektir. 

Gelelim benim takılmamış olarak bir şarkı sözü seçip  ‘çünkü geç kaldım yazmam gerekiyor’’ düşüncesiyle başladığım ama gün sonunda neden geç kalmış olayım ki bu seriyi oluştururken beklentim, yazdığım için mutlu olmam ve başkalarıyla paylaşmaktı. Kendi motivasyonumu hatırlamak iyi oldu. Şarkının sözlerinin çağrıştırdığı şekilde sözlerime son veriyorum, ‘’Zaman akıyor, derya deniz ama bu geminin kaptanı sizsiniz’’ diyerek bir sonraki blogta görüşmek üzere. 




72 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page